bugün

entry'ler (10)

dalyan

Çanakkale'nin Ezine ilçesine bağlı bir köydür. Ama tatil köyü değildir. Anlamadım zaten, başlıkta Lapseki'ye bağlı diyen var, tatil köyüdür diyen var. Herhal Çanakkale'de birden fazla Dalyan köyü var. Çünkü benim bildiğim Dalyan ne Lapseki'ye bağlıdır, ne de tatil köyüdür. Kelime anlamıyla ele alırsak, evet Dalyan bir köydür, pekala tatil de yapılabilir, deniz var, koy var, kum var, güneş var. Ancak tatil köyü denilince insanın aklına başka başka şeyler geliyor, neyse anlayan anlamıştır, detaya girmiyim.

Benim bildiğim Dalyan köyü, Ezine ilçesinin Geyikli beldesine bağlı köylerden biridir. Düşün, Ezine'ye bile bağlı değil, ona bağlı olan bir kasabaya bağlı. O kadar köy yani. Benim bulunduğum yıllarda (2008 öncesi) iki tane çay bahçesi, bir tane Truva acentesi ve birkaç esnaf vardı. Herkesin denize girdiği bir koy vardı. Denizi temiz, plajın kumu incecikti. O koya menderek diyorlardı, biz de öyle diyorduk.. (belki de mendirek demek istiyorlardı) Plaja yakın olan çay bahçesinden oturduğunuz havluya karışık tost, çay, kola, bira, mojito falan getiriyorlardı. (mojito hariç doğru) Hem denize girip, hem yiyip içip, hem de çay bahçesinin tuvaletine sıçabiliyordunuz. Bunlardan sıkılınca (ki sıkılmıyordunuz) voleybol oynayanlara izinsiz olarak katılabilirdiniz. Zira takımların biri beş kişiyken, diğerinin on beş kişi olması orası için çok normal bir durumdu. Ama buranın havası başka, çok ilkel, masum bir yanı vardı bu köyün. Böyle anlattığıma bakmayın, plaja bira servisi, plaj voleybolu falan bunların hepsi ilkeldi. Çay bahçesi diyorum, bildiğin eski çay bahçesi, birayı getiren kırmızı yanaklı para üstü sayamayan saf bir oğlan. Voleybol oynayanlar şimdi apaçi dediklerimizden. O zamanlar apaçi diye birşey yoktu. Olsaydı onlara kesin apaçi derdik. Bu apaçiler ve onların ebeveynleri akşam olunca çay bahçesinde toplanır, genelde okey oynardı. Köyün tek akşam eğlencesi buydu. Bi de lailam (istanbul'daki eski sosyetik mekanının dalyan şubesi) diye bir disko vardı ki disko demeye bin şahit ister. Bir de utanmadan damsız almıyorlardı. Zaten diskoya giden yol çok karanlık ve ıssızdı, yürüyerek gitmeye kimsenin götü yemezdi. Arabası olan da azdı zaten.

Menderek koyundan bahsettim ama köyün tamamı adeta bir koy zaten, kıyıdan kıyıdan yürüyerek herhangi bir yerden de denize girilir. Bu mendereği yürüyerek geçince, ufak çaplı bir burunla karşılaşırsınız. Ordakiler buraya istanbul burnu diyorlardı, biz de öyle diyorduk.. burnu yürüyerek geçtikten sonra garip kayalar, beyaz mermerler falan görürsünüz kuma çakılı vaziyette duran. anlam veremezsiniz, bu ne lan dersiniz, hatıra olarak istanbula getirmek istersiniz, çünkü güzel şeylerdir bu kalıntılar. Ancak anlatılan hikayeyle birlikte orada kalmaları gerektiğine kanaat getirir, aksamları istanbul burnunda onları izleyerek dalyanın size verdiği garip ama daha üstünü şu güne dek yaşamadığım o masum huzuru yaşamakla yetinirsiniz.

Şöyle ki, Büyük iskender zamanından bugüne Dalyan'da bulunan bir çok tarihi kalıntı mevcuttur. O dediğim garip kayalar, beyaz mermerler bir yapının kalıntılarıymış. Dalyanlılar o beyaz mermerin Alexander'ın küveti olduğunu söylemişlerdi. iskender, Dalyan'da banyo yapıyormuş. Bildiğin kuma küvet koymuş, yıkanıyormuş, öyle diyorlardı.. Unutmadan, bu kalıntıların az ilerisinde bir tuz gölü var. Ufak bir tuz gölü, kalp şeklinde ve kırmızı... Fantastik ama gözlerimle gördüm. Anlattıklarında şey düşünmüştüm, kesin yamuk yumuk birşeydir, gökteki yıldızı bile ufoya benzeten, dağlarda arapça yazılar gören bir milletiz ne de olsa. Ama muntazam bir kalp o göl. Kırmızı ve kalp şeklinde göl, beyaz mermer küvet, kayalar ve Büyük iskender ögelerini barındıran bir de aşk hikayesi anlatmışlardı ancak hatırlamıyorum. Uydurarak yazmak istemediğimden, aslını bilen beri gelsin diyorum. Ama bence küvet, aşk hikayesi falan sadece köylerini önemli görmek istedikleri için anlattıkları ve inandıkları şeylerdi.

Evet, -içinde büyük de bir tarih barındıran- ufak bir köy dalyan ama hangi sebepten bilmiyorum, buranın verdiği huzuru başka bir yer veremedi bana bugüne dek. küvet, göl, istanbul burnunda kıyıdan dahi çıkarabildiğimiz deniz yıldızları, çay bahçesindeki çocuk, kıyıdaki kimsenin sahiplenmediği kırık bambu sandalye, hepsi bir anlam taşıyor ama o anlamı onlara ben vermedim. O yüzden sebepsiz yere, anlatılacak çok da birşey yokken sadece hissettirdiklerinin kalıcılığıyla burda gelmiş uzun uzun entry kasıyorum.

Yoksa dalyan'a gidip bana, öyle bir küvet yok, çay bahçesinde bıyıklı amcalar çalışıyor falan demeyin.

halanın ölmesi

insanin yakinlarindan birinin olmesi tarif edilemez bir duygu, bunu herkez biliyor. ancak sahsen bunu ilk dedemden, anneannemden, babaannemden beklerdim. halamin bunu yapmasi cok icime oturdu, bogazimda dugumlendi.

halanin olmesi bir ruyadir adeta; kabullenemez.

bim de satılan muhteşem ürünler

dondurulmuş kayseri mantısı derin izler bırakmıştır. Bu mantının üretici firmasıyla, superfresh marka kayseri mantısının üretici firması aynıdır, kerevitaş. her iki markayı da defalarca denedim ve aynı lezzeti yakaladım. hani kerevitaş superfresh için mantı yaparken daha özenli davranıyor, kaliteli malzeme kullanıyor ama bim için yaparken artık hamurları birleştiriyor, eşşek etinden bol soğanlı kıyma katıyor, gibi bir yorum da getirebilirsiniz ancak mantı konusunda çok hassasım ve arada pek far k göremedim, beğendim. fiyatlar ortalama; superfresh kayseri mantı 4 küsür lira, bim kayseri mantı 2 küsür lira.

güncel edit : bu entryden bilmediğim kadar bir zaman sonra kerevitaş firması batmış ve ardından ülker tarafından satın alınmıştır. sanıyorum bundan dolayı bizim bim kayseri mantısı yalan oldu.
Geçenlerde aldığımda baktım üretici firma değişmiş. üstelik gariptir ki mantı üst-entry tarihi olan 2009 yılında 2 küsür lirayken, şuan 1,95 tl. orda kıllandım aslında ama yine de aldım. yaptım, yedim, yok, bim kendini bozmuş arkadaş, mantı bildiğin kayış, kıyma bildiğin eşek, bi boka benzemiyor afedersiniz. zaten ucuzlamasından anlamalıydım. almayın, aldırmayın, çocuklarınızı zehirlemeyin.

sevgiliye kavga anında ismiyle hitap etmek

ilk kavgalarda, ismiyle ne kadar az hitap ettiğinizi hatırlatır.

garip intihar etme sebepleri

nerde okuduğumu hatırlamıyorum *; bir kadın evinde ölü bulunur, bıraktığı intihar mektubunda da dünya popülasyonunun aşırı arttığı ve daha da artacağı için, genç nüfusa yer açmak amaçlı hayatına son verdiğini yazar. genç nüfusa yer açılmış mıdır bilmem ama dünyadan bir salak eksildiği için şanslı olabiliriz.

aynadaki suretini azarlayan insan

en güzel örneği sweating bullets klibindeki dave mustaine dir

tahrik edici kokular

bazen isminden de kendini ele verebilir. (bkz: 212 sexy)

alone

alice in chains feat. pearl jam coveriyla bilinen muhteşem parça.

it's been a long day at the bottom of the hill,
she died of a broken heart.
she told me i was living in the past,
drinking from a broken glass.

i'm alone [i never wanna be alone],
now i [now i] try to face the cold.
i'm alone [i never wanna be alone],
now i [now i] try to travel home.

i walked down to the other end of the day,
just to catch those last few waves.
i held out my hand and slowly waved goodbye,
i turned now my eyes up to the sky.

i'm alone [i never wanna be alone],
now i [now i] try to face the cold.
i'm alone [i never wanna be alone],
now i [now i] try to travel home.

she'll come back to me. [she'll come back to me.]
she'll come back to me. [she'll come back to me.]
all alone in this mystery.
she'll come back to me.

i held out my hands into the light and i watched it die,
i know that i was part to play.
my god, my time to die.
never want to spend my life alone.

gulmeral sen

huseyin avni sözen anadolu lisesi nin emekli mudur yardımcısı*.

hüseyin avni sözen anadolu lisesi

ogrencileri tarafından duzenlenen ''konferans salonu, spor salonu kadar çabuk tamamlanmasın, spor salonunun aniden bitivermesiyle metobolizmamızda denge sorunları yaşadık, ne oldum delisine donduk, adapte olamadık' Kampanyası' na gögus gererek konferans salununu suratle tamamlamış, hatta kullanıma sunmuş sevgi yuvası. ustelik bu konferans salonuna unlu bir radyo djini*, ataturkun bir arkadasını*, unlu bir tiyatrocuyu*, vs. yi konuk etmiş, münazaralar duzenlemiş. ancak okulun son muduru/ 2.muduru olarak atanan muhterem yıldızın ve emekliye ayrılan mudur yardımcısı gülmeral şen yerine atanan 2 yeni mudur yardımcısının getirdigi hüsranı dengeleyememiştir.